26 Aralık 2011 Pazartesi

Tahta Mandal Yapıştırmaca :)


Tahta Mandallar, 1 adet nihale, kırnap ip, 2 yapma çiçek, tutkal ve vernik hepsi bir araya geldi ve ekmek sepeti ile peçetelik oldular.

Aslında nihalesinide yapmıştım ama daha henüz kurumuşken yeğenim el koydu resmini çekemeden yeni evine gitti. "Güle güle kullansın canım :) "

Yeni bir nihale daha yaptığımda mutfakta kullanıma başlayacaklar.

15 Aralık 2011 Perşembe

Ruh Buluşması





Meksika'da Inka tapınaklarına çıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birkaç yerli rehberle yola koyuluyor.

Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun yolu, kısa bir sürede yarılıyorlar. Aynı hızla tempoyla biraz daha yol aldıktan sonra, yerliler kendi aralarında konuşup birden yere oturuyor ve böylece beklemeye başlıyorlar.

Tabii Avrupalı arkeologlar buna bir anlam veremiyorlar.


Saatler sonra, yerliler kendi aralarında konuşup tekrar yola koyuluyorlar, sonunda tepenin üstündeki görkemli Inka tapınaklarına geliyorlar.

Arkeologlardan biri,yaşlı rehbere soruyor, hiç anlayamadım, niye yolun ortasına oturup saatlerce yok yere bekledik?

Yaşlı rehberin cevabı o kadar güzel ki; çok kısa sürede çok hızlı yol aldık, ruhlarımız bizden çok uzakta kaldı. Oturup ruhlarımızın bize yetişmesini bekledik...


Niye içimiz de hep bir eksiklik duygusuyla yaşadığımızı, niye mutlu olmayı beceremediğimizi niye kendimiz olmayı başaramadığımızı ve "niye" ile başlayan daha bir dolu sorunun cevabını açıkça veriyor Inkalar‘ın yaşlı torunu.

Çünkü bu hayat içinde o kadar hızla yol alıyoruz ki, ruhumuz çok arkada kaldı, hatta onu nerelerde unuttuğumuzu bile hatırlayamıyoruz.

Çocuğunu kaybeden annelerin çılgınlığında bir sağa bir sola saldırıyoruz hepimiz, ama bir farkla,biz neyi aradığımızı bile bilmiyoruz...


Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.

Sanıyoruz ki çok paramız,sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir evimiz , spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız.

Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi? Çevremiz de kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da bulamıyordur.

Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım.

Hatta insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki?

Evet, önce göz görür fakat ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir şansımız olmadığına da eminim...

Işte bu yüzden içimiz de sürekli bir eksiklik duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp, çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyoruz...


Gerçekte hız çagında yaşıyoruz. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, ne işe, ne arkadaşlarımıza, ne ailemize, ne çocuğumuza, ne kendimize yeterince vaktimiz kalmıyor.

Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük. Sevmeye bile vaktimiz yok bizim. Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor, işlerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok, internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok işte!

Bence doğanın kara bir laneti bu.

Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün zamanları çalıyor.

Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok. Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize yetişmesini bekleyelim artık. Aceleye ne gerek var?

Hayat yalnız biz izin verdigimiz gibi geçer. Iyi ya da kötü hızlı ya da yavas... Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da.

Ama ancak kendi ruhumuzla buluştugumuzda...

Bu yazıyı Can Dündar’ın diye biliyordum ama Can Dündar sitesinde ( http://www.candundar.com.tr/_v3/#!/SAHTE_YAZILAR/#Did=3266 ) sahte yazılar bölümünde yayınlamış. Her kim yazdıysa duygularıma tercüman olmuş. Yazanın yüreğine gönlüne sağlık…


11 Aralık 2011 Pazar

Kelime Doğrulama

Düzeltmeyi bu sayfadan mı yaacağım , ben yine göremiyorum, yanlış sayfada mı dolanıyorum yoksa?

Gözlük Kabına Peçete Transferi




Banucum senin  yaptığın peçete transferli gözlük kapların çok hoşuma gitti, hepsi birbirinden güzel...
Ama bakmak beni kesmedi , ben de yapayım dedim ... Sıvadım kolları...ve sonunda benimki de böyle bir şey oldu....  Nasıl olmuş?


7 Aralık 2011 Çarşamba

Ayna Çerçevesine Dekupaj





Çocuklar küçükken lavabonun çeşmesinin üstünde kullandıkları aynanın çerçevesi ıslanmaktan yıpranmıştı,  atmaya kıyamadım. Aynayı çıkardım, çerçeveyi köşelerinden cam çivisiyle çakarak birleştirdim., zımparaladım ve 3 kat akrilik beyazla boyadım. Kuruyunca peçete dekupaj uyguladım. Yeniden kullanmaya başladık :)

6 Aralık 2011 Salı

Quilling Denemesi



İnternette gezinirken  Quilling tabloları gördükçe içim gidiyordu. Çok zahmetli ama bir o kadar da şık tablolar ... Sonunda dayanamadım en azından ben de bir deneme yapayım dedim. Boş bir çukulata kutusu, renkli kartonlar ve milyoncudan hoşuma gidipte aldığım ve evde dolapta bekleyen simli tuttkallarla ortaya bu tablo çıktı .Ehh fenada olmadı gibi ... sizce nasıl olmuş?

3 Aralık 2011 Cumartesi

Mücevher Kutusu

 Daria'nın yaptığı mücevher kutusu çok hoşuma gitti. Ellerine sağlık Daria. Bende senden özendim değişik bir versiyonunu yaptım.
Cep telefonu ile ancak bu kadar çekiliyor.Aslı çok daha güzel.Kızımında çok hoşuna gitti. Güle güle kullan meleğim  :)

1 Aralık 2011 Perşembe

İğnelik

Kot pantolonun paça kısaltmasından çıkan parçaları dikdörtgen kesip defter şeklinde diktim. Bu kadar dikiş iğnemin olduğunun farkında değildim. Çok kullanışlı oldu.